YARGILAMA SIRASINDA AYIPLI ARACIN ÜÇÜNCÜ KİŞİYE SATILMASI.
ÖZET
- Davacı araç satın aldı. 1 yıl sonra kaporta ve sağ çamurlukta beyaz renkli benek benek dökülme oluştu. Bu arada araç davadan önce 4 kez maddi hasarlı kazaya karıştı. Davacı ayıpsız misli ile değişme/bedelin iadesini istedi.
- Mahkeme, ayıpsız misli ile değişimi kabul etti.
- Daire mahkeme kararı bozuldu.
- Bozmadan sonraki yargılama sırasında dava konusu araç 3. kişiye satıldı.
- 3. kişi davayı takip etmedi, duruşmaya katılmadı
- Mahkeme, aktif husumet yokluğu nedeni ile davayı reddetti.
- Daire, aktif husumet yokluğu nedeni ile ret yanlış, dava konusuz kaldığı için karar verilmesine yer olmadığına karar verilmelidir gerekçesi ile düzelterek onama yaptı.
3. Hukuk Dairesi, 21.10.2024 gün ve 2023/5001 E. , 2024/3224 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi
SAYISI : 2022/24 E., 2023/394 K.
Taraflar arasındaki ayıp iddiasına dayalı misli ile değişim davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece, bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; 30.04.2007 tarihinde davalıdan araç satın aldığını, 2008 Haziran ayında kaporta ve sağ çamurluk boyasında beyaz renkli benek benek dökülme oluştuğunu ve giderek arttığını, 16.08.2008 ve 31.10.2008 tarihlerinde durumun davalıya bildirdiği halde sorunun giderilmediğini, oluşan dökülmelerin üretim hatasından kaynaklandığını bildirerek aracın ayıpsız misli ile değişimine karar verilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili, davanın reddini istemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 26.06.2014 tarihli ve 2012/799 E., 2014/353 K. sayılı kararıyla davanın kabulüne, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 11.02.2016 tarihli ve 2015/5611 E., 2016/3959 K. sayılı kararıyla, “1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, davalı … Otomotiv AŞ. den satın aldığı araçtaki üretimden kaynaklanan boya hatası nedeniyle aracın ayıpsız misli ile değişimi olmadığı takdirde bedelinin tahsili için eldeki dava açılmıştır. Satışa konu araç üzerinde yaptırılan hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre araçtaki boya hatasının üretimden kaynaklandığı tesbit edilmiştir. Ne var ki araca ilişkin tramer kaydında aracın davacı elinde iken davadan önce ve sonra dört kere maddi hasarlı azaya karıştığı bildirilmiştir. Kaza tutanaklarından sadece biri getirtilmiş, bilirkişi bu tutanakta aracın kaportası üzerinde bir işlem yapılmadığını araçtaki boya ayıbının üretimden kaynaklandığı giderilmesi için tümden boyanması belkide bir kısım parçaların değişiminin gerektiğini bunun da ikinci el piyasa değerini esaslı şekilde düşüreceği belirtilmiştir. Mahkemece, bu bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuş ise de;Aracın davacı elinde iken geçirdiği kazalar nedeniyle değer kaybına uğrayıp uğramadığı konusunda herhangi bir inceleme yapılmamıştır.4077 sayılı yasanın 4. maddesinin 2.fıkrasında, “ Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.” açıklandığı şekilde tüketici seçimlik haklarından herhangi birisini kullanabilecektir. Ne var ki tüketici bu hakkını kullanırken objektif iyiniyet kuralları içerisinde hareket etmek zorundadır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davaya konu araçtaki kaza nedeniyle değer kaybı olup olmadığı varsa bunun miktarı belirlenmediği gibi kazanın niteliği ve oluşacak değer kaybının miktarı itibarıyla davacının seçimlik haklarından aracın misliyle değiştirilmesi hakkını kullanmasının iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı, tarafların hak ve menfaatleri değerlendirilerek aşırı bir dengesizliğe neden olup olmayacağı, araçtaki ayıp nedeniyle 4. seçimlik hakkından bedel indirim uygulanıp uygulanmayacağı hususunun değerlendirilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece,; 22.01.2019 tarihli ve 2016/220 E., 2019/21 K. sayılı kararıyla, davanın kabulüne, 33.039,61 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmiş, verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılardan Hyundai Assan Otomotiv San. Tic. A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 23.06.2021 tarihli ve 2020/6072 E., 2021/7102 K. sayılı kararıyla, “… Somut olayda; araçtaki boya hatasının üretimden kaynaklandığı tespit edilmiş olup aracın boyanmasıyla birlikte aracın ikinci el olarak satılması durumunda değer kaybı oluşacağı (tamir edilmiş haldeki piyasa rayiç değeri) tartışmasız ise de, hükme esas alınan rapor, araçta gizli ayıp nedeni tespit edilen değer kaybı yönünden araç üzerinde inceleme yaptırılmadan, önceki raporlarda belirtilen bilgiler ve dava dışı araç bayilerinden alınan bilgiler doğrultusunda düzenlenmiş olup, somut veriler içermediği anlaşılmaktadır. O halde konularında uzman 3 kişilik yeni bir bilirkişi heyetinden; davacının aracında meydana gelen hasardan dolayı oluşan değer kaybının tespiti ile yine aracın boyanmasıyla birlikte aracın ikinci el olarak satılması durumundaki değer kaybı yönünden duraksamaya yer bırakmayacak şekilde somut verilere dayalı, açıklayıcı, gerekçeli ve denetime elverişli yeni bir rapor alınmalı; tüm deliller birlikte değerlendirilerek, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; “…Somut olayda kolluk ve noter yanıtlarından dava konusu aracın davacı tarafından devredildiği anlaşılmıştır. Dava konusu talep, aracın, kusursuz bir misli ile değiştirilmesi; bu mümkün olmadığı takdirde ayıp nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup bu istem aynı zamanda ayıplı aracın mülkiyet ve zilyetliğinin davalı tarafa iadesini de zorunlu olarak içerdiğinden (SAMSUN BAM 5.HD. E: 2018/1303 K: 2019/385) aracın devri dava konusunun devri mahiyetindedir. Kolluk ve noter yanıtlarından yeni malikin … isimli kimse olduğu anlaşılmış, bu yeri malik HMK 125/2 hükmü gereğince davaya dahil edilerek kendisine dava dilekçesi ekli duruşma gününü bildirir usulüne uygun tebligat yapılmış ancak yeni malik tarafından herhangi bir beyanda bulunulmadığı gibi kendisi duruşmaya gelerek de davayı takip etmemiştir. Bu nedenle yeni malik taraf sıfatı kazanmadığından ve eski malik olan davacının da malik sıfatı ve dolayısıyla aktif husumeti kalmadığından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; Mahkemece HMK’nun 125 inci maddesine göre yapılan işlemin usule aykırı olduğunu, dava konusu aracı devralan şahsa usule uygun tebligat yapılmadığını, usulüne uygun tebligat yapılmış olsaydı öncelikle yeni davacıya ilişkin olarak işlemden kaldırma ve dosyanın açılmamış sayılması kararı verilmesi gerektiğini, Mahkemece yapılan işlemin yeni davacıya gönderilen meşruhatlı davetiye ile çeliştiğini, somut olaydaki dava konusunun, araç değil araçtaki eksikliklerin giderilmesine ilişkin olduğunu, dolayısıyla dava konusunun devrinden söz edilemeyeceğini, bu nedenle bozma ilamı doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini, Mahkemece bozma ilamı konusunda da bir değerlendirme yapılmadığını, davacı aleyhine hükmedilen ücretin hangi davacıya yükletildiğinin gerekçeli kararda belirtilmediğini, HMK’nun 331/1 maddesi uyarınca davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedileceğinin düzenlendiği, davanın açılma anında haklılıklarının Yargıtay kararı ile dahi sabit olduğunu, bu nedenle aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sıfır km olarak satın alınan aracın boyasında meydana gelen dökülmelerin üretimden ve davalıların sorumluluğundan kaynaklandığı ileri sürülerek aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi mümkün değilse ödenen bedelin davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331 inci maddesi
2. 2023 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dosya içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesince dava konusu aracın devri nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken, aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
3. Ayrıca Dairece verilen ilk bozma kararında, davalıların sair temyiz itirazları reddedilmekle davacının dava açmakta haklı olduğu konusunda usuli kazanılmış hak oluştuğu, davanın konusuz kalması nedeniyle dava açıldıktan sonraki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince bu husus dikkate alınmaksızın davacı aleyhine yargılama giderine ve vekâlet ücretine hükmedilmiş olması bozmayı gerektirir.
4. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasını gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davacı tarafın İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan “Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine “Davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,” ibaresinin yazılmasına, hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan “Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine “Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,” ibaresinin yazılmasına, hüküm fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan “Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine “Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 4.600,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine,” ibaresinin yazılmasına, bu şekilde hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
21.10.2024 tarihinde oy biriliğiyle karar verildi.