ÖZET
Davacı motorda yolcu.
Davalı karşı araç sürücüsü ve aracın (ZMMS) sigorta şirketi.
Davacının yolcu olduğu motor ile davalının kullandığı araç çarpıştı. Davacı yaralandı. Davacı, maddi ve manevi tazminat istedi.
Mahkeme, “davacı ile motor sürücüsünün arkadaş oldukları ceza dosyasında sürücü Emre’nin beyanına göre sabit olduğu” gerekçesi ile tazminattan %20 oranında hatır taşıması indirimi yaparak davayı kısmen kabul etti.
Daire; “ davacı, davalıların sürücüsü ve zorunlu trafik sigortacısı olduğu araçta yolcu olmadığına göre hatır taşınması indirimi olmaz. Hatır taşıması indirimi sadece yolcuyu hatır için taşıyan araç yönünden yani davacının yolcu olarak bulunduğu motor sahibi yönünden mümkün olduğundan, davalılar lehine hatır taşıması indirimi yapılması doğru değildir. KANUN YARARINA BOZMA.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 20.05.2025 gün ve 2025/2459 Esas ve 2025/8104 Karar.
• ÖZET
• Aile konutu şerhi olmayan konut erkek eş tarafından satıldı. Davacı kadın rızası alınmadan satılan taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek, aile konutu şerhi konulmak suretiyle tapuya tescilini talep etmiştir.
• Davalı; iyi niyetli 3. kişi konumunda olduğunu, taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi olmadığını savunmuştur.
• Mahkemece; “… davacı eşin taşınmazın devrine açık rızası bulunmadığı … gerçekleşen bu durum karşısında dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu … gerekçesiyle davanın kabulü ile ……davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacının eşi … adına tapuya kayıt ve tesciline ve bu bölüm üzerine aile konutu şerhi konulmasına. ” karar verilmiştir.
• İstinaf ve temyiz istemleri reddedilmiştir.
• 2. Hukuk Dairesi 07.12.2023 gün ve 2023/766 E., 2023/6087 K.
“İçtihat Metni” MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ALACAK Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup
Read More
ÖZET
Davacı, devlet hastanesinde 06.09.2005 tarihinde yapılan yanlış tedavi nedeni ile maddi (340.000 TL) ve manevi (100.000 TL) zararlarının tazmini için dava açtı. Davacı dava dilekçesinde değer belirtmeksizin gelecekte geliştirilebilecek tedavilerin sınırsız, şartsız ve bedelsiz olarak sağlanmasını, zorunlu fizik tedavinin evde aralıksız ve bedelsiz olarak yapılmasını, psikolojik tedavinin evde bedelsiz olarak gerçekleştirilmesini, kendi durumundaki hastalar için özel olarak üretilen akülü aracın bedelsiz olarak verilmesini ve hayatı boyunca bu durumundan kaynaklanan komplikasyonların tedavisinin bedelsiz ve şartsız sunulmasına yönelik olarak da karar verilmesini talep etti.
Mahkemece, miktarı belirtilen maddi tazminat talebinin tamamına ve manevi tazminat talebinin bir kısmına hükmedildi. Ancak dava dilekçesinde miktarı belirtilmeyen diğer tazminat talepleri reddedildi.
Karar taraflarca temyiz edildi.
Danıştay, kararı onadı.
Taraflar karar düzeltme isteminde bulundu.
Davacı, karar düzeltme dilekçesinde, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca 69.420 TL için miktar artırım talebinde bulundu.
Daire; tarafların esasa yönelik karar düzeltme taleplerini reddetti; anılan kanun hükmüne göre artırılan maddi tazminat miktarı ile ilgili olarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın Mahkemeye gönderilmesine karar verdi.
Mahkeme, bozma kararına uyarak 69.420 TL’lik maddi tazminat miktarının maddi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle başvurucuya ödenmesine hükmetti.
Davalı idarenin temyiz başvurusunda bulundu.
Daire kararı onadı.
Davalı idare karar düzeltme isteminde bulundu.
Daire, maddi tazminat miktarına yürütülecek faizin başlangıç tarihine ilişkin kısım dışındaki bölümler yönünden karar düzeltme istemini reddetti. Faiz başlangıcının ise 69.420 TL maddi tazminata dair artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 5/1/2015 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği gerekçesiyle bu kısım yönünden onama kararı kaldırılarak mahkeme kararı bozuldu.
Mahkeme bozma kararına uyarak maddi tazminatın artırılan 69.420 TL’lik kısmına ilişkin faizin başlangıcının miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarih olan 5/1/2015 olarak belirlenmesine, bu tarihten itibaren hesaplanacak faiz miktarının başvurucuya ödenmesine karar verdi.
Temyiz ve karar düzeltme talepleri reddedildi ve karar kesinleşti.
Davacı, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
AYM; arttırılan kısım için faizin, miktar arttırım dilekçesinin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren başlatılmasına karar verilmesinin, başvurucunun alacağının değer kaybına uğramasına sebebiyet verdiği ve bu durumun tıbbi ihmalden kaynaklanan zarara ilişkin yeterli giderimin sağlanamamasına yol açtığı gerekçesi ile etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini kabul etmiş ve yeniden yargılama için dosya Danıştay’a gönderilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, Ferihan Beyoğlu, 09.01.2025 gün ve 2020/20382, R.G. Tarih ve Sayı: 7/8/2025 – 32979
ÖZET “İçtihat Metni” Kararı Veren Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 16. Ceza Dairesi Mahkemesi :Ceza Dairesi Sayısı : 1075-1220 FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanık …’in TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanun’un 5, TCK’nın, 62, 53, 58/9-6 ve 63. maddeleri uyarınca 8
Read More
Kira bedeli yıllık 90.000 USD + KDV olarak belirlendi.
Davacı kiralayan bu bedelin net olduğunu, KDV eklendikten sonra belirlenecek stopajın da ödenmesi gerektiğini iddia ederek eksik ödenen kira bedelinin belirlenmesi ve tahsilini istedi.
Mahkeme, kira sözleşmelerinde kira bedelinin net mi, yoksa brüt mü olduğu belirlenemiyorsa, bedeli n bürüt olduğu kabul edilmeli gerekçesi ile davanın reddine karar verdi.
BAM, istinaf istemini reddetti.
Daire, sözleşmede kira bedelinin net + KDV olarak kararlaştırılmış olmasına ayrıca sözleşmede kararlaştırılmamış olması nedeniyle davalı kiracının sözleşmedeki tutar dışında stopaj bedelinden sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesi le BOZMA
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 08.01.2025 gün ve 2024/594 E. , 2025/111 K.
Aylık kira bedelinin tespiti istemiyle açılan davalarda karar ve ilam harcının, hükmedilen aylık kira bedeli ile önceden ödenmekte olan aylık kira bedeli arasındaki fark üzerinden alınması gerekir.
ÖZET
Davacı, 09.12.1999 tarihinde… A.Ş.’nin Fatih Şubesi’ne toplam 450.000 TL yatırdı.
Mevduat … Off Shore Ltd. adlı bankaya ait hesaba aktarıldı.
Davacı, paranın tahsili için davada açtı
12.02.2015 tarihli kararı ile 450.000TL’nin 09.12.1999 tarihinden itibaren işlemiş avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verildi.
Davacı, icra takibi başlattı. 09.05.2016 tarihinde mahkemece hüküm altına alınan bedel faiziyle davalıdan tahsil edildi.
Davacı, müteaddit başvuruya rağmen ödenmeyen paranın tahsili için davalı banka aleyhine ikame ettiği dava lehine sonuçlansa da söz konusu parayı ancak yatırılma tarihinden 16 yıl sonra ve sadece ana paraya işletilen temerrüt faizi ile birlikte tahsil edebildiğini, oysa, paranın erken tahsil edilmesi halinde yatırım yapabileceğini, yatırım yapmasa bile parayı atıl durumda tutmayarak faize faiz işletmek suretiyle değerlendirilebileceğini, söz konusu paranın sadece ana paraya işletilen temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi sebebiyle faizi de aşan bir munzam zararının oluştuğunu iddia etmiştir.
Mahkemesi, munzam zarar iddiasının somut delillerle ispat edilemediğinden bahisle davanın reddine karar vermiştir.
İstinaf başvurusu ise bölge adliye mahkemesince reddedilmiştir.
11. Hukuk Dairesince, eksik araştırma nedeni ile bozma kararı verildi.
Mahkeme direndi.
Hukuk Genel Kurulu direnme kararını onadı.
ÖZET
1. Davacı, işçilik alacaklarını ve kötüniyet tazminatını talep etmektedir.
2. Mahkeme, kötüniyet tazminatı dışındaki talepleri kabul etmiştir.
3. Daire : “… Yıllık izin ücreti feshe bağlı alacaklardandır. Yıllık izin ücretinin talep edildiği asıl davanın açıldığı 25/07/2013 tarihinde henüz fesih bulunmamaktadır. Bu nedenle yıllık izin alacağı reddedilmemesi,
Kabule göre
Yıllık izin ücreti hesabına esas ücrete asgari geçim indiriminin dahil edilemeyeceğinin, asgari geçim indirimi hiç bir işçilik alacağına esas ücrete dahil edilemeyeceğinin, giydirilmiş ücretin belirlenmesinde yemek ücretinin net yerine brüt olarak eklenmesinin hatalı olmasının dikkate alınmaması,
Hatalıdır.
Kötüniyet tazminatı reddedilmiş ise de “davacının bir kısım işçilik alacaklarını asıl dava ile talep etmesi nedeni ile davalının davacıyı temizlik işlerine verdiği ve sonrasında iş aktini feshettiği anlaşıldığından, iş aktinin davalı tarafından feshinin asıl nedeninin davacının bir takım işçilik alacaklarını dava açarak istemesi nedeni ile olduğu anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle fesih nedeni bakımından, kötüniyet tazminatının koşulu oluşmuştur, bu nedenle kötüniyet tazminatı kabul edilmelidir.
BOZMA
Ceza infaz kurumunda hükümlü olan başvurucu, AİHM tarafından gönderilen mektup içinde yer alan ve ek olarak gönderildiğini düşündüğü bir kısım evrakın kendisine teslim edilmediğini ileri sürerek teslim edilmesi talebiyle Kurum Müdürlüğüne dilekçe sunmuştur.
Kurum bir işlem yapmamıştır.
Bunun üzerine başvurucu infaz hakimliğine başvurarak; mektubun incelenmesinin hukuka aykırı olduğunu, eksik evrakın kendisine teslim edilmesi konusunda 2/12/2019, 4/12/2019 ve 13/12/2019 tarihlerinde Kurum idaresine yazılı şekilde talepte bulunduğunu ancak bu konuda herhangi bir işlem tesis edilmediğini iddia etmiştir.
İnfaz hâkimliğine yapılan şikâyet, esasa girilmeden reddedilmiştir.
Bu karara itiraz eden başvurucu, talebinin reddedilmesinin ardından Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
Başvuru, infaz hâkimliğine yapılan şikâyetin esasa girilmeden reddedilmesi nedeniyle haberleşme hürriyeti ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
Mahkeme, infaz hakimliğinin esasa girmeden verdiği ret kararını haberleşme hürriyeti kapsamında değerlendirmiştir.
Mahkemece; Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetiyle bağlantılı olarak Anayasa’nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.