İÇTİHAT, YARGITAY 9.HD.; KÖTÜNİYET TAZMİNATI.

“İçtihat Metni” MAHKEMESİ      : İŞ MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ       : ALACAK Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup
Read More

İÇTİHAT, YARGITAY 12. HD.; ASILA TEBLİĞ ZORUNLULUĞU-2004 SAYILI İCRA-İFLAS KANUNU’NUN 76. MADDESİNDE MAL BEYANINDA BULUNMAMAK SUÇU, 338. MADDESİNDE DÜZENLENEN HAKİKATE MUHALİF BEYANDA BULUNMA SUÇU GİBİ İCRA-İFLAS SUÇLARINDA BORÇLUNUN CEZALANDIRILABILMESİ İÇİN İCRA EMRİNİN BORÇLUNUN VEKİLİNE DEĞİL, KENDİSİNE TEBLİĞ EDİLMİŞ OLMASI GEREKİR.

ÖZET
 Davacı borçlu vekili, icra emrinin vekile değil asıla tebliğ edildiğini ileri sürerek usulsüz tebligatı şikayet etti.
 Mahkeme şikâyetin kabulü ve icra emrinin iptaline karar verdi.
 Daire; “… 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu’nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir-BOZMA
 12. Hukuk Dairesi, 19.06.2018 gün ve 2018/2016 E. , 2018/6338 K.

BİREYSEL BAŞVURU, ANAYASA MAHKEMESİ; YANLIŞ TEDAVİ NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI-ETKİLİ BAŞVURU HAKKI

ÖZET
 Davacı, devlet hastanesinde 06.09.2005 tarihinde yapılan yanlış tedavi nedeni ile maddi (340.000 TL) ve manevi (100.000 TL) zararlarının tazmini için dava açtı. Davacı dava dilekçesinde değer belirtmeksizin gelecekte geliştirilebilecek tedavilerin sınırsız, şartsız ve bedelsiz olarak sağlanmasını, zorunlu fizik tedavinin evde aralıksız ve bedelsiz olarak yapılmasını, psikolojik tedavinin evde bedelsiz olarak gerçekleştirilmesini, kendi durumundaki hastalar için özel olarak üretilen akülü aracın bedelsiz olarak verilmesini ve hayatı boyunca bu durumundan kaynaklanan komplikasyonların tedavisinin bedelsiz ve şartsız sunulmasına yönelik olarak da karar verilmesini talep etti.
 Mahkemece, miktarı belirtilen maddi tazminat talebinin tamamına ve manevi tazminat talebinin bir kısmına hükmedildi. Ancak dava dilekçesinde miktarı belirtilmeyen diğer tazminat talepleri reddedildi.
 Karar taraflarca temyiz edildi.
 Danıştay, kararı onadı.
 Taraflar karar düzeltme isteminde bulundu.
 Davacı, karar düzeltme dilekçesinde, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca 69.420 TL için miktar artırım talebinde bulundu.
 Daire; tarafların esasa yönelik karar düzeltme taleplerini reddetti; anılan kanun hükmüne göre artırılan maddi tazminat miktarı ile ilgili olarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın Mahkemeye gönderilmesine karar verdi.
 Mahkeme, bozma kararına uyarak 69.420 TL’lik maddi tazminat miktarının maddi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle başvurucuya ödenmesine hükmetti.
 Davalı idarenin temyiz başvurusunda bulundu.
 Daire kararı onadı.
 Davalı idare karar düzeltme isteminde bulundu.
 Daire, maddi tazminat miktarına yürütülecek faizin başlangıç tarihine ilişkin kısım dışındaki bölümler yönünden karar düzeltme istemini reddetti. Faiz başlangıcının ise 69.420 TL maddi tazminata dair artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 5/1/2015 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği gerekçesiyle bu kısım yönünden onama kararı kaldırılarak mahkeme kararı bozuldu.
 Mahkeme bozma kararına uyarak maddi tazminatın artırılan 69.420 TL’lik kısmına ilişkin faizin başlangıcının miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarih olan 5/1/2015 olarak belirlenmesine, bu tarihten itibaren hesaplanacak faiz miktarının başvurucuya ödenmesine karar verdi.
 Temyiz ve karar düzeltme talepleri reddedildi ve karar kesinleşti.
 Davacı, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
 AYM; arttırılan kısım için faizin, miktar arttırım dilekçesinin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren başlatılmasına karar verilmesinin, başvurucunun alacağının değer kaybına uğramasına sebebiyet verdiği ve bu durumun tıbbi ihmalden kaynaklanan zarara ilişkin yeterli giderimin sağlanamamasına yol açtığı gerekçesi ile etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini kabul etmiş ve yeniden yargılama için dosya Danıştay’a gönderilmiştir.
 Anayasa Mahkemesi, Ferihan Beyoğlu, 09.01.2025 gün ve 2020/20382, R.G. Tarih ve Sayı: 7/8/2025 – 32979

İÇTİHAT (CEZA GENEL KURULU): MÜDAFİİ İLE TEMSİL EDİLEN SANIĞA AYRICA TEBLİĞAT YAPILMALIDIR.

ÖZET “İçtihat Metni” Kararı Veren Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 16. Ceza Dairesi Mahkemesi :Ceza Dairesi Sayısı : 1075-1220 FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanık …’in TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanun’un 5, TCK’nın, 62, 53, 58/9-6 ve 63. maddeleri uyarınca 8
Read More

İÇTİHAT: (YARGITAY 3.HD)- İŞYERİ KİRA İLİŞKİSİNDE STOPAJDAN SORUMLULUK.

 Kira bedeli yıllık 90.000 USD + KDV olarak belirlendi.
 Davacı kiralayan bu bedelin net olduğunu, KDV eklendikten sonra belirlenecek stopajın da ödenmesi gerektiğini iddia ederek eksik ödenen kira bedelinin belirlenmesi ve tahsilini istedi.
 Mahkeme, kira sözleşmelerinde kira bedelinin net mi, yoksa brüt mü olduğu belirlenemiyorsa, bedeli n bürüt olduğu kabul edilmeli gerekçesi ile davanın reddine karar verdi.
 BAM, istinaf istemini reddetti.
 Daire, sözleşmede kira bedelinin net + KDV olarak kararlaştırılmış olmasına ayrıca sözleşmede kararlaştırılmamış olması nedeniyle davalı kiracının sözleşmedeki tutar dışında stopaj bedelinden sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesi le BOZMA
 Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 08.01.2025 gün ve 2024/594 E. , 2025/111 K.

UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ KARARI: (YARGITAY 3 HD.)-KİRA TESPİTİ DAVALARINDA KARAR VE İLAM HARCI

Aylık kira bedelinin tespiti istemiyle açılan davalarda karar ve ilam harcının, hükmedilen aylık kira bedeli ile önceden ödenmekte olan aylık kira bedeli arasındaki fark üzerinden alınması gerekir.

KANUN YARARINA BOZMA (YARGITAY 11. HD): ÖDEME TAAHHDÜNDE BULUNMA-MENFİ TESPİT

Davalı icra takibi başlattı. Takip kesinleşti.

Davacı, haciz işlemi sırasında toplam borcun 13.203,06 TL olduğunu ve 10.06.2021 tarihinde ödeyeceğini kabul etti.

Davacı, 01.06.2021 tarihinde menfi tespit davası açtı.

Mahkeme, borçlu olmadığının tespitine karar verdi.

Daire; ödeme taahhüdüne dair beyan her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekli ise de, eldeki dosya da borcu benimseyip ödeme taahhüdünde bulunduğu gözetildiğinde davanın reddine karar verilmesi gereklidir.

Geçit Hakkı Davasında Vekalet Ücreti

Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılması gerekmektedir. Vekalet ücreti de yargılama giderlerinden olup davanın niteliği gereği dava kabul edilse dahi vekil ile temsil edilen davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.

GENEL GÜVENLİĞİN KASTEN TEHLİKEYE SOKULMASI VE TAKSİRLE TEHLİKEYE SOKULMASI SUÇLARI

TCK’nın 170. Maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu, maddede sınırlı sayıda belirtilen seçimlik hareketlerden birinin fail tarafından kasten gerçekleştirilmesi neticesinde meydana gelmektedir. Ancak bu seçimlik hareketlerin yapılmış olması başlı başına suçun oluşması için yeterli olmayıp ayrıca kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlike meydana gelmesi, ya da bu seçimlik hareketlerden birinin kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir.
Yangın çıkarmak, bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine veya taşkına neden olma, silahla ateş etme veya patlayıcı madde kullanma şeklinde sıralanan seçimlik hareketler sınırlı sayıda olup genel güvenliğin başka şekilde tehlikeye sokulması genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu oluşturmamaktadır.
TCK’nın 170. Maddesinin 1. fıkrasında tanımlanan suç bir somut tehlike suçudur. Bunun sonucu olarak tehlikeye neden olabilecek hareketin yapılmış olması yeterli değildir. Tehlikenin de meydana gelmiş olması gerekmektedir. Neticesiz suç olamayacağından meydana gelen bu tehlike netice olup objektif cezalandırılabilme şartı değildir.
TCK’nın 170. Maddesinin 2. fıkrasında ise bir soyut tehlike suçuna yer verilmiştir. Buna göre yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olunması suç olarak tanımlanmıştır. Suçun soyut tehlike suçu olmasının sonucu olarak hareketin gerçekleşmesi yeterli sayılmış, ayrıca tehlikeli neticenin meydana gelmiş olması aranmamıştır. Aslında burada bir varsayımdan hareket edilmekte hareketin yapılmasıyla tehlikenin meydana geldiği varsayılmaktadır. Ancak hareketin yapılması başlı başına yeterli olmayıp gerçekleştirilen seçimlik hareketin (yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın) tehlikeli olmaya elverişli olması gerekir.
TCK’nın 171. maddesinde bir diğer somut tehlike suçu olan genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması suçu tanımlanmıştır. Buna göre taksirle yangına, bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak suç olarak tanımlanmış, maddenin son cümlesinde “fiilin başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olması hâlinde” yaptırıma tabi tutulacağı belirtilerek suçun bir tehlike suçu olduğu vurgulanmıştır.
TCK’nın 171. Maddesinde tanımlanan suçun maddi unsurları TCK’nın 170/1-c maddesi dışında aynı olsa da her iki suçu birbirinden ayıran temel ölçüt suçun manevi unsurudur. İlkinde suç kasıtlı olarak ikincisinde ise taksirle işlemektedir. TCK’nın 22/2 maddesinde taksir, “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanunî tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir” şeklinde tanımlanmış, maddenin 3. fıkrasında da bilinçli taksire yer verilmiştir. Buna göre “kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi hâlinde bilinçli taksir vardır.” Hareket ister taksirle isterse bilinçli taksirle meydana gelsin “fiilin başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olması hâlinde” TCK’nın 171. maddesindeki suç oluşacaktır.